Kitabın arka kapağının üstünde duran izleri hiç farketmedi muhtemelen. Farketmemesi için çok uğraşmıştım da. Fazla değil sadece bir kaç kat izi. İç sayfalara doğru devam eden ve kitabın ortalarında kaybolan izler.
O kitabı bulabilmek için bir kaç yer dolaştım, akşama kadar gezdim hatta. Ben de meraklıydım bu kitap için ama esas neden onun istemesiydi. Kitapçılarda gezinip bulamadıkça umudumu yitirip en azından gezmiş oldum diye avunurken son denememde buldum kitabı. O da çok kolay sayılmaz, önce bekletip sonra depodan getirttiler. Ama gıcır gıcır dokunulmamış haliyle o hiç açılmamış sayfa kokusuyla kitaba ulaştım sonunda. Amcacına ulaşabilmek güzel bir duygu. Belki de bu huzur ve mutlulukla kitapçıdan dışarı çıkınca sokağın başındaki çiçekçiye ve çiçeklerine daha dikkatli bakabildim. Çiçek kokuları artık daha güzeldi. Odam da böyle güzel koksun diye dayanamayarak bir demet sümbül alıp attım çantama. Az önce satın aldığım kitabın hemen yanına.
Gün boyu dolaşmanın verdiği yorgunlukla önce bir yerlerde oturup yemek sonrasında hiç gelmeyecekmiş numarası yapan otobüsü bekleyip eve dönmek epey vaktimi aldı. Eve döndüğümde çoktan güneş batmış hatta akşam haberleri bitmişti. Bu zamana kadar sümbül ve kitap başbaşa kaldılar. Odama girer girmez sümbülleri suya koyabilmek için çıkardığımda korku ve kendime karşı bir öfke duydum.
Dikkatsizliğim tutar bazen, istemeden yanlış yaptığım olur. Çiçekçi sümbülleri sudan çıkarıp vermişti bana. Saatlerce kitabın yanında dururken suyun bir kısmını kitaba bırakmıştı. Ne yapacağımı şaşırmış halde kitabın eğrik büğrük duran sayfalarına baktım. Artık o yeni kitap değildi, ıslak ve yıpranmış görünüyordu. Bu halde onu kimseye vermek içimden gelmedi. Kütüphanemde bulunan en ağır kitapları seçip üst üste dizdim. Neufert ve Sanatın Öyküsü kitaplarına bu kadar muhtaç olduğumu hatırlamıyorum.
Sabaha kadar, o yıpranan sayfaları düzeltebilsin diye üst üste durdu büyük kitaplarım. Preslemekten başka bir çözüm bulamamıştım çünkü.
Ertesi gün uyanıp sabırsızlıkla kitaba baktığımda kısmen tatmin edici bir sonuç vardı. Gecekine göre iyiydi, sadece izler kalmış.
Şimdi kitap izleriyle birlikte, başka bir şehirde. Sümbüller çoktan solmalarına rağmen benle. Onu hatırlatsın diye.
İzleriyle birlikte.